Ve gün gelir…
…Gün gelir, dünyaya açarsın gözlerini ve ilk işin gözyaşı olur çığlık çığlığa. Bu aslında gelecek günlerinde neler yaşayacağının da habercisidir hayatın boyunca.
…Gün gelir, çocuksu oyunlarla dolar dünyan. Neşe ile geçerken saatler, akşam karanlığı çökmeye başlayınca hüzün kaplar içini ve dökülmese de gözyaşların yanaklarına, içine akar yarınlara duyduğun hasretin katreleri. Yine akan gözyaşıdır gönlüne sızan…
…Gün gelir, yelken açarsın hayata, geleceğe. Umutla karışık endişe doldurur fikir dünyanı, nasıl olacak diye…
…Gün gelir, dünyanın merkezi olduğunu sanırsın her daim. Senin etrafında dönüyor sanki dünya. Yavaş yavaş çökerken hayatın zorlukları omuzlarına, yaslanacak bir omuz ararsın etrafında dağ gibi, sırtını yaslayacağın bir ulu çınar ararsın gün gelir…
…Gün gelir, kendi ulu çınarına yaslamışken sırtını, ulu bir çınar olursun kendinden sonrakilere. Gün gelir anlarsın dökülen gözyaşlarının manasını…
…Gün gelir, ansızın sökülür sırtını yasladığın ulu çınar köklerinden, yerle bir olur sarsılmaz dediğin dağlar…
…Gün gelir, birer birer terkeder seni tüm ümitlerin, dayanakların… Güneş bile terkeder seni karanlıklara.
…Gün gelir, anlarsın dünyaya açarken gözlerini, akan gözyaşlarının manasını, herkes sevinirken neden ağladığını…
…Gün gelir, koca bir ömrün tüm yorgunluğu çehrene oturmuşken anlarsın “körün, köre kılavuz olamayacağını” faninin, fani için baki kalamayacağını.
…Gün gelir, yine yaşlı gözlerden hayatın tüm yorgunluğunun nakşedildiği yüzüne akan bir damla gözyaşıdır süzülen, heyhat ne çabuk geçti ömür denilen bu yelpaze diyerek…
…Gün gelir hıçkırıklarına boğulursun “İlahi! el-Avf” diyerek. Gün gelir, anlarsın tutunacak dalının “Huve’l-Baki” olduğunu…
…Gün gelir anlarsın neden var olduğunu, gözyaşının seni neden terketmediğini… Umarım o gün gelir, Azrail gelmeden gelir…