2017 yılına girerken ülkemizde ister içerde ve ister dışarıda cereyan eden olaylar ve ister bölgesel gelişen olaylar her birimizi yakından ilgilendirmekte ve etkilemektedir.
Ulusun ve cumhurun başı olan Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından “Milli seferberlik ve kardeşlik ilan edilmesi” gerçekten de çok isabetli ve yerinde bir karar olmuştur. Bu çok anlamlı ulusa seslenişin hemen akabinde sosyal medyada ve ekranlarda olup bitenler bizleri derinden yaralamıştır. Özellikle de devlet televizyonu olan ve bu necip ve aziz milletin vergileriyle yayın hayatını sürdüren “TRT de” 21.12.2016 tarihinde canlı olarak “Gündem Ötesi “ programında konuşulanlara bakacak olursak milli duyguya sahip vatandaşlarımız tarafından asla kabul görmeyecek bir sunum ve söyleşinin de gerçekleşmesi milli ve dini birliğimize ciddi zarar vermiş ve bizleri derinden üzmüştür.
Bu konuşma özellikle ülkemizin hassas bir süreçten geçtiği şu günlerde acaba kasıtlı mı, ihmalkârlık mı yoksa acımasız gaddar kapitalizmin ve onun maşalarının bir ayağı mı sorusunu sormadan edemeyeceğimiz bir gerçektir. Çünkü yüce Allah Kur’an’da “kitap ehli olanları” bir kelime etrafında birliğe davet ederken bu zavallılar Allah’a inanan beş vakit namaz kılan biz Müslümanlara sadece Şia olduğumuzdan dolayı alenen milyonların gözü önünde hakaret etmeyi kendine bir görev bilmiştir. Oysa devletin zirvesi ve ulusun başının milli seferberlik ve kardeşlik ilanının akabinde “Mezhep’çilik, ötekileştirme, bir başkasının inanç ve kutsallarına alenen milyonların gözü önünde hakaret etmek” ne denli bu milli birlik ve kardeşlik ruhuyla örtüşüyor sorusunun cevabını da siz aziz okurlara bırakıyorum.
Ben bu milli ve dini birliğimizin ne denli önemli olduğunu Kuran ve sahih hadislerle bir kere daha vurgulayarak bu tür bölücülük yapanların karşısında devlet erkinin bunları görmeye ve gereğini yapmaya da davet ediyorum.
Yüce Allah Ali İmran suresinin 103. Ayetinde şöyle buyurmaktadır:
وَٱعۡتَصِمُواْ بِحَبۡلِ ٱللَّهِ جَمِيعً۬ا وَلَا تَفَرَّقُواْۚ وَٱذۡكُرُواْ نِعۡمَتَ ٱللَّهِ عَلَيۡكُمۡ إِذۡ كُنتُمۡ أَعۡدَآءً۬ فَأَلَّفَ بَيۡنَ قُلُوبِكُمۡ فَأَصۡبَحۡتُم بِنِعۡمَتِهِۦۤ إِخۡوَٲنً۬ا وَكُنتُمۡ عَلَىٰ شَفَا حُفۡرَةٍ۬ مِّنَ ٱلنَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنۡہَاۗ كَذَٲلِكَ يُبَيِّنُ ٱللَّهُ لَكُمۡ ءَايَـٰتِهِۦ لَعَلَّكُمۡ تَہۡتَدُونَ.
“Hepiniz Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın üzenizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.”
Görüldüğü gibi yüce Allah ayrışmayı ve tefrikayı yasaklamış ve kardeşler arasında bölücülüğün asla olmamasını vurgulamıştır. Şimdi sorum şu ister sosyal medyada isterse ekranlarda bölücülük yapanlar birde bunu din adına yapıyorlarsa Allah nasıl hesap verecekler? Neden bu fitne ve tefrika kardeşler arasında isteniliyor? Bundan kim karlı çıkacak? Bölücülük yapanlar kadar bunları dinleyen ve sözlerini önemseyenlerde bir o kadara suçlu deyimli?
Yine yüce Allah Enfal Suresi’nin 46. Ayetinde şöyle buyurmaktadır:
وَأَطِيعُواْ ٱللَّهَ وَرَسُولَهُ ۥ وَلَا تَنَـٰزَعُواْ فَتَفۡشَلُواْ وَتَذۡهَبَ رِيحُكُمۡۖ وَٱصۡبِرُوٓاْۚ إِنَّ ٱللَّهَ مَعَ ٱلصَّـٰبِرِينَ.
“Allah’a ve Resul’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir”.
İşte Kur’an’ın bu ayetin net ortaya koyduğu husus “Müslümanların birbirleriyle çekişmemeleridir.” Bu kutsal ilahi emre herkesten daha çok uyması gereken biz Müslümanlar olması gerekirken düşmanlarımız daha çok bu kutsal emre uymuş ve kendi içlerinde vahdetlerini koruyarak bizlerinde düştüğü durum herkesin malumu bundan daha utanç verici ne olsun ki?
Tam da burada bu bölücü ve ötekileştirici ayrıştırıcı zihniyete sorduğunuzda “neden bu aziz milletin birliğini dirliğini ve biz Müslümanların birliğini yok etmek için uğraşıyorsunuz? Size cevabını ben kurandan vereyim. Bakın bu lanetlenmiş zihniyeti kuran nasıl cevaplamış. Tam da günümüzü özetlemiş adeta Yüce Allah ve Bakara suresinin 11. Ve 12. Ayetlerinde şöyle buyurmuştur:
وَإِذَا قِيلَ لَهُمۡ لَا تُفۡسِدُواْ فِى ٱلۡأَرۡضِ قَالُوٓاْ إِنَّمَا نَحۡنُ مُصۡلِحُونَ (١١) أَلَآ إِنَّهُمۡ هُمُ ٱلۡمُفۡسِدُونَ وَلَـٰكِن لَّا يَشۡعُرُونَ (١٢)
“Bunlara, “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde, “Biz ancak ıslah edicileriz!” derler”.
Ancak yüce yaratan bunlara aynı surenin 12. Ayetinde nasıl bir cevap verir bir görelim:
“İyi bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir. Fakat farkında değillerdir.”
Yine yüce Allah ” bu bölücülere” aynı surenin 16. Ayeti kerimesine şöyle bir cevap vermiş
أُوْلَـٰٓٮِٕكَ ٱلَّذِينَ ٱشۡتَرَوُاْ ٱلضَّلَـٰلَةَ بِٱلۡهُدَىٰ فَمَا رَبِحَت تِّجَـٰرَتُهُمۡ وَمَا كَانُواْ مُهۡتَدِينَ.
“İşte onlar, hidayete karşılık sapıklığı satın almış kimselerdir. Bu yüzden alışverişleri onlara kâr getirmemiş ve (sonuçta) doğru yolu bulamamışlardır.”
Hz. Ali (a.s ) 113. Hutbesinde günümüzü ilgilendirecek ve günümüz olaylarına ışık tutacak hususları şöyle buyurmuştur:
“Siz Allah dininde kardeşlersiniz; fakat sizi birbirinizden ancak üzerlerinizdeki pislik, gönüllerinizdeki kötülük ayırdı, aranıza ayrılık saldı; birbirinize yardım etmiyorsunuz, birbirinize öğüt vermiyorsunuz, birbirinize ihsanda bulunmuyorsunuz, birbirinizi sevmiyorsunuz.”
Ve yine Hz. Ali (a.s) 18. Hutbede nede güzel buyurmuşlar:
“Peki, Allah’ları bir, Peygamber’leri bir, kitapları bir bunların, noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah mı birbirlerine aykırı hüküm vermelerini emretmiştir onlara da, itâat etmişlerdir bu emre? Yoksa onları bundan nehiy mi etmiştir de isyan eylemişlerdir ona? Yoksa ortak mıdırlar onunla da onlar söyleyecekler, o da razı olacaktır onlardan? Yoksa noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, tam bir din indirmiştir de Rasûl sallallahu aleyhi ve âlihî, onu tebliğ ederken anlatır, ahkâmını icra eylerken bir kusurda, bir noksanda mı bulunmuştur? Halbuki noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, “Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık” der (En’âm, 38). “Biz sana her şeyi açıklayıp anlatan kitabı indirdik” buyurur (Nahl, 89). Kitabın bâzı âyetlerinin, bazı âyetlerini tasdik ettiğini bildirir; onda birbirini tutmaz sözler olmadığını beyan eder de o münezzeh mâbud, “Allah katından gayrı bir yerden gelseydi, onda birbirini tutmaz birçok şeyler bulurlardı” buyurur (Nisâ’, 82).
Gerçekten de Kur’ân’ın dışı, güzel mi, güzeldir; insan şaşırır kalır; iç yüzüyse derin mi, derindir; sonuna erilemez; künhüne varılamaz. Sırlarının sonu bulunmaz; karanlıklar, ondan başka bir şeyle aydınlanmaz.”
Allah Resulü’nun yuzlerce sahih hadisinde kardeşliğinize ve birliğinize halel getirmekten sakının buyurmasına, rağmen biz Müslümanlar adeta birbirimizin inancına hakaret etmeyi ve bölücülüğü bir marifetmiş gibi yarışa girmekteyiz. Oysa bu yarıştan özellikle ülkemizin bu hassas süreçen geçtiyi şu günlerde karlı çıkacak olanlar bu cennet vatanın düşmanları ve biz Müslümanların düşmaları olacağı gerçeyini hepimizin görmesi ve Milli ve ilahi sorumluluklarını yerine getirmesi gereklidir.