İmam Rıza’ya (a.s) neden “Zamin’i Ahu” Ceylan’ın kefili unvanı verilmiştir?
Ceylanın kefili yani “Zamin’i Ahu” Ehl-i Beyt dostlarının Hz. İmam Rıza’ya (a.s) atfettikleri unvanlardan biridir. Çocukluktan itibaren biz Şiiler için imam Rıza’nın (a.s) kefillik unvanının hikâyesi, çölde bir avcının Ceylanı avlamak istediği ve avcının Ceylanı uzun bir mesafe kadar kovaladığı ve Ceylanın sonunda kendisini yakınlarda bulunan İmam Rıza’nın (a.s) eteğine attığı belirtilir.
Avcı Ceylanı yakalamak için, İmam Rıza’nın (a.s) yasağı ile karşılaşır, ancak avcı, Ceylanı kendisinin bulduğu, bu nedenle kendi malı ve hakkı olarak gördüğü için, imamdan Ceylanı talep etmekte ve iade etmesi için ısrar eder. İmam, avcının Ceylanı serbest bırakması karşısında avcıya Ceylanın fiyatından daha fazlasını ödemeği kabul eder ancak avcı imamın bu talebini kabul etmeyerek Ceylanı istemekte ısrar eder.
İşaret yoluyla Ceylanın İmam’a çocuklarının süt içmesini beklediğini söylediği rivayet edilir. İmam Rıza’da (a.s.) bir şartla Ceylanı avcıya teslim eder ve şöyle der: Ceylanın çocukları annelerinin dönmesini beklemekteler. Müsaade et gidip çocuklarını emzirdikten sonra geri gelsin sende o zaman rahatlıkla avla. Avcı Ceylanın giderse bir daha geri gelmeyeceğini söylemesi üzerine, İmam (a.s) Ceylan dönene kadar avcının imamı rehine olarak tutmasını talep eder. Ceylan gider yavrularına süt verdikten sonra hızla geri döner ve kendini avcıya teslim eder.
Antlaşmanın bu şekilde yerine getirildiğini gören avcının kalbi yumuşar ve sonra rehinenin iama Rıza (a.s) olduğunu anlar. Avcı Ceylanı hemen salıverip kendini Hz. Peygamber’in (s.a.a) torunu imam Rıza’nın (a.s) ellerine ve ayaklarına atarak özür diler. İmam Rıza (a.s) da ona hatırı sayılır miktarda para verir ve kıyamet gününde dedesine şefaat edeceğine dair taahhud eder ve avcıyı razı ederek gönderir.
Buna benzer bir başka olay
Şeyh Saduk, Uyun Ahbar el-Rıza (as) kitabında olayı şöyle anlatıyor:
“Ebul Fadl Muhammed bin Ahmed bin İsmail el-Saliti dedi ki: Razi’nin hükümdarından, Ebi Ca’fer el-Atbi’nin bir arkadaşı, beni Ebu Mansur bin Abdul-Razzaq’a kurye olarak gönderdiğini ve Perşembe günü İmam Rıza’yı (a) ziyaret etmek için izin istediğimi söyledim. Bana cevaben, “Bu Meşhed (İmam Rıza türbesi) hakkında bana ne olduğunu size anlatıyorum: gençliğimde, bu Meşhed’in hayranları hakkında iyi bir fikrim yoktu ve yolda hacıları yağmalıyordum, kıyafetlerini, masraflarını, mektuplarını ve paraları ve ziynet eşyalarını onlardan alıyordum. Bir gün avlamaya çıktım ve kendi beslediğim Çıta’yı Ceylan araması için gönderdim. Çita, biraz yol kat ettikten sonra bir Ceylan gördü ve yakalamak için Ceylanı takip etti. Ceylan, takip edildiğini fark edince koşarak ( imam Rıza’nın mezarının) duvarın kenarına sığındı, Çita da önünde durdu, ama bir türlü ona yaklaşmadı.
Ben her ne kadar Çitayı Ceylana yaklaştırmaya çalıştımsa da, Çıta asla yerinden hareket etmedi, ama Ceylan ne zaman yerinden uzaklaşsa (duvarın yanından), Çıta onu takip etti, Ceylan duvara sığınır sığınmaz, Çıta kenarda durup bekledi, bir anda Ceylan’ın orada bulunan bir boşluktan geçip aniden yok olduğunu fark ettim hemen olduğu yere giderek duvarın öbür tarafında bulunanlara “Buradan girmiş olan Ceylan nerede?” diye sordum. “Biz hiç Ceylan görmedik” dediler.
O sırada Ceylanın geldiği yere geldim ve Ceylanın atıklarını gördüm ama kendisini görmedim. Bu olayı gördükten sonra kendi kendime Allah ile bir anlaşma yaptım ve dedim ki, artık bu andan itibaren İmamın ziyaretine gelenler benim güvencem ve koruma altımda olacaklar onlara iyilikten başka bir şey yapmayacağım. O andan itibaren, benimde ne zaman hayatımda sorunlar olsa, Meşhed’e sığınır, onu ziyaret eder ve Allah’tan orada mükemmellik isterdim ve Allah da ihtiyacımı karşılardı. Artık bende İmamın ziyaretine gidip müminlerden olmaya karar vermiştim yıllardır çocuğum olmuyordu, bir gün ziyaret esnasından imamın mezarı başında Allahtan bana bir erkek evlat vermesini istedim. Allah duamı kabul etti ve bana bir oğul verdi ama ne yazık ki, o küçük çocuk ergenliğe ulaştığında öldürüldü ben ise hemen imamın ziyareti için Meşhed’e geri döndüm ve Allah’tan bana bir evlat daha vermesini istedim, Allah bu hacetimi de kabul ederek bana bir evlat daha verdi. O aşamadan sonra ben şunu anladım ki, imaların ziyaretine gidip canı gönülden yalvararak ve içtenlikle Allah’tan ne istersek kesinlikle verecektir önemli olan bizlerin istemeği bilmemizdir.