Sorunlar ne kadar büyük ve karmaşık ta olsa, şüphesiz onları çözecek, bertaraf edecek azimli, çelik iradelerin himmetli ve sürekli çabaları karşısında küçük kalır.
Etrafımızı, kanımızın son damlasına kadar bizi sömürmek isteyen değişik isimlerde, güçlü ve acımasız düşmanlarımız sarmıştır. Onlar bize hayat hakkı tanısalar bile bu, çıkarlarına bir köprü olmamız içindir.
İçeride ise; her vesileyi kullanarak ihtilaf ve tefrika çıkarmak, kitlelerin huzur ve güvenliğini bozup birbirine düşürmek için yeni bir fitneyi pompalayan cahil müslümanlar vardır. Sanki Allah onları sadece fitne çıkarmaya ve ikiyüzlülük yapmak için yaratmıştır. Bu şahıslar kendilerinden başka kimseyi yanlarında istememektedirler.
Bunlar, aslında etrafımızdaki düşmanların parasız uşaklarıdır. Yabancıların İslam coğrafyasında hedeflerine ulaşmalarında etkin bir şekilde rol oynamaktadırlar. On kişinin katıldığı bir oturumda on çeşit tarz-ı tefekkür olduğunu ve sonuçta birbiriyle çelişen birçok plan ve programın ileri sürüldüğünü görmekteyiz.
Bu ayrılık ve dağınıklık ruhu, toplumun bütün işlerinde görülmektedir.
Günümüz dünyasında ‘fertler’, ne kadar güçlü, sermayeli, kabiliyetli olurlarsa olsunlar, bireysel çalışmalar sonucunda yenilgiye uğrayacaklarını bilmelidirler. Dünyamız, cemiyetler ve topluluklar halinde mücadele dünyası haline gelmiştir. Tekillerin ilerleme şansları yoktur.
Bizler neden bu duruma geldik?
Acaba bugün ikiyüzlülük, çıkar ve anlaşmazlığa dayalı ilişkilerle, bireysel çalışmalarla hiçbir işte başarılı olamayacağımızı hala anlayamıyor muyuz?
Yoksa eğitimimiz yanlış bir niyetle olduğu için, bütün sınıflar cemaat faaliyetleri değil de, kişisel hedeflere mi yönlendirilmeye çalışılıyor?
Ya da, bizde hedef uğrunda fedakârlık edebilecek, hoşumuza gitmeyecek bazı şeylere göz yumabilecek, grup çalışması gerektiği zaman; kişiliğimizden taviz verebilecek bir ‘ahlaki ergenlik’ ve hedefe imanımız yok mudur?
Sorunları ötelemenin, geçiştirmenin, hatta sorun yokmuş gibi davranmanın, sorunlarla yüzleşmekten kaçmanın işlerimizde hile ve sahtekârlık yapmanın dünya ve ahiretimize gölge düşürdüğünü idrak etmiyor muyuz?
Bunlar maalesef cevabını benim veremeyeceğim birtakım sorulardır.
Allah sonumuzu hayır etsin. Ülkemizi ve milletimizi dost görünen nadan dostların şerrinden korusun. Topluca yaşama şuurunu elimizden almasın.