Birinci kayıtta askeri forma giymiş bir çocuğun bıçak sallayıp, bir ‘casusun’ kafasını kestiği görülüyor. Bunu yaparken çocuk İranlılara Farsça hitap ederek, “Toprağınızı ve evlerinizi yok edeceğiz, güvenliğinizi bozacağız ve kanınızı akıtacağız” ifadelerini kullanıyor. Çekimde ayrıca İran’daki Sünnilere ‘İmansız Şii mollalara karşı ayaklanıp, cihada katılma’ çağrısı yapılıyor.
‘ZERDÜŞT’Ü YAKMAK’
‘Zerdüşt’ü Yakmak’ adlı ikinci video kaydındaysa IŞİD militanları Suriye ve Irak’taki ‘cihada’ katılamayan tüm İranlılara Farsça seslenerek, İran topraklarında faaliyete geçme çağrısı yapıyor.
Tahran Uluslararası İlişkiler Bilim ve Araştırma Merkezi’nden Mani Mehrabi, verdiği röportajda İran’ın niçin IŞİD’in hedefi haline geldiğini ve terör saldırılarının acı deneyiminin olduğu İran’ın yöneltilen tehditlere ne şekilde karşı koyabileceğini anlattı.
‘SALDIRILARIN KOORDİNATÖRLERİNİN BAŞINDA SUUDİ ARABİSTAN VAR’
Kısa bir süre önce kendisi de cihat yanlılarının hedefi haline gelen Mehrabi, şöyle konuştu: “İran’ın jeopolitik konumu, Vahabizmin ve El Kaide’nin Şiilerle çatışması nedeniyle ülkede her zaman terör tehlikesi vardı ve bu tehlike devam edecek. İran devriminden sonra farklı bir terör vardı, şimdikiyse daha farklı. Tahran’da yapılan son terör saldırısı, orada tüm terörist grupların yer aldığını, saldırıların koordinatörlerininse başta Suudi Arabistan olmak üzere bize düşman olan ülkeler olduğunu gösteriyor. Fakat bu tür saldırıların tekrar etme ihtimali çok düşük. Yine de hükümetimiz bu tehlikeyi ciddiye alıyor ve bu tür olayların tekrar etmemesi için gerekli tüm tedbirleri alıyor.”
‘IŞİD KORKU ORTAMI OLUŞTURMAK İÇİN YAPIYOR, HALK İSE IŞİD’İN İSTEDİKLERİNİ ELDE EDEMEYECEĞİNDEN EMİN’
Mehrabi, “Toplumumuzda korku havası oluşturmak için IŞİD çeşitli mesajlar ve video kayıtları yolluyor, fakat bunlar Avrupa’da ve ABD’de olduğu gibi bürokratlarımızı etkilemiyor. İslami ideolojiyle birlik olan toplumumuz onların tehditlerine kulak vermiyor. Silahlı kuvvetlerimiz, ülkemizi ve bölgeyi korumaya yeterli güçte. İnsanlar Tahran’da yaşanan çatışmaya benzer saldırıların tekrarı olmayacağından ve IŞİD’in istediklerini burada asla elde edemeyeceğinden emin.
Suriye’nin Detr ez-Zor yerleşimine yapılan füzeli saldırı terör eylemine verilen doğrudan bir yanıttı ve hem askeri, hem de psikolojik tarafı vardı. Psikolojik tarafında daha ağır bastığı düşüncesindeyim. Bu saldırıda İran ilk kez füze gücünü gösterdi ve böylelikle bölgedeki düşmanlarını, İran topraklarında bu tür olayları tekrar etmeyi düşündükleri zaman yıkıcı bir yanıt alacakları konusunda uyardı. Fakat bu tür eylemleri önlemek için İran’ın bu gücünü diğer ülkelere göstereceğini düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.