Allah Hadid suresinin 16. ayetinde şöyle buyuruyor:
أَلَمۡ يَأۡنِ لِلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَن تَخۡشَعَ قُلُوبُہُمۡ لِذِڪۡرِ ٱللَّهِ.
“İnananlara, o zaman gelmedi mi henüz, Allah’ı anış ve Kuran’dan inen şeyler, onların gönüllerini yumuşatsın.”
Mübarek Ramazan ayı aslında kalplerin huşu ve huzu içinde olmasına ve insanın rabbine yönelmesine çok ciddi manada olanak sağlayan en önemli bir aydır. Çünkü gündüzleri ve geceleri çok kutsal olan mübarek ramazan ayı duaların kabul, hayırların makbul olduğu bir aydır.Nefeslerin tesbih, uykuların ibadet olduğu Mübarek ramazan ayının asıl amacı insanı hedef almak ve onu ilahi çizgide yetiştirmek ve gerçek ilahi ziyafet şerefiyle şereflendirmektir. Amaç insana yönelmek ve onu ilk fıtratı ve orijinal ilahi ruhuyla,halel gören yönlerini onarmak ve iyileştirmektir. Çünkü aslen nurani olan ruh gelen günahların etkisiyle kararmaya ve karanlığa gömülmeye başladıkça insan artık önünü görmez bir hal alır. İşte mübarek ramazan ayı bu nedenle bu kusurları ve ruhun halel gören yönlerini yeniden itidal haline getirmek ve onarmak için çok önemli bir kaçınılmaz fırsattır.
Allah Yusuf suresinin 53. ayetinde şöyle buyurmaktadır:
ومَآ أُبَرِّئُ نَفۡسِىٓۚ إِنَّ ٱلنَّفۡسَ لَأَمَّارَةُۢ بِٱلسُّوٓءِ إِلَّا مَا رَحِمَ رَبِّىٓۚ إِنَّ رَبِّى غَفُورٌ۬ رَّحِيمٌ.
“Ve ben kendimi, hiç kötülükte bulunmam diye tamamıyla temize çıkaramam, ancak Rabbim acırsa kötülük yapmam. Şüphe yok ki Rabbim, suçları örter, rahîmdir.”
Evet rahmet sahibi olan Allah kullarının kötülüklerden kurtulması ve necat bulmaları için hiçbir zaman onların üzerine rahmet kapısını kapatmamıştır. Kullarının ıslahı için gereken tüm yolları onların kurtulmaları için sonsuz rahmet sahibi Allah ihsan etmiştir. Bu ihsanından biride Mübarek Ramazan ayında kullarını istisnasız huzuruna kabul edişi ve onları davet edişidir. Önemli olan bu rahmet davetini davet sahibinin buyurduğu gibi kullarının en ideal bir biçimde tüm davetin şartlarına uygun olarak kullanmalarıdır.çünkü bu fırsatı Allahın buyurduğu gibi değerlendirmeyenler mübarek ramazan ayının çıkmasıyla onlarda bir değişim ve hastalıklarının iyileşmesini görmek mümkün değildir.
Onların sadece mübarek ramazan ayından açlık susuzluk ve uykusuzluk nasiplerinin olduğunu görmek mümkün olur. Çünkü onların haline baktığınızda ramazan öncesiyle sonrası arasında bir değişimin olduğunu görmeniz mümkün değildir. Bu nedenle Mübarek aydan Allahın buyurduğu gibi nasiplenilirse, insanların hasar gören ve çökek ruhi boyutları onarılmış olur ve onlar bu Mübarek aydan nasiplenmiş oldukları içinde değişim yönünde ciddi adımlar atarlar. Mübarek Ramazan ayının ana programlarından biride aslında bu onarımı gerçekleştirmesidir. Ramazan ayının amacı insani iradeyi, hayvani ve nefsani şehvetlere hakim kılmak ve ruhun karanlıktan kurtulmasını ve insanın önünü görür kılması ve ilahi ziyafette kusur ve hatalarından arınarak sıkılmadan yerini almasıdır .
Gerçek bir oruç huşu ve huzu içinde dua ve Hakka yöneliş ruhu o’na doğru aslında yüceltmektir. Böylece insan gerçek manada rahmanın ziyafet sofrasında otururken utanmasına ve çekinmesine neden olabilecek her türlü kusurlarını ve ayıplarını gidererek ilahi ziyafetten nasiplenmesine ve ilahi ziyafet sofrasında çekinmeden olmasıdır. İşte insanın dertlerine derman ayıplarına sıtar yaralarına merhem olmayan bir oruç için emek harcamak uykusuz kalmak, susuz aç kalmak aslında ne oranda akılla ve mantıkla bağdaşır ki? Bu nedenle İslam, boşu boşuna ağzınızı yumup öylece oturun aç ve susuz kalın demiyor ki!… Oruçtan maksat, insanların bu vesileyle kendilerini ıslah edebilmelerine yardımcı olmasını sağlayarak, kalplerini taşlaşmaktan çıkarıp yumuşatarak ve dertlerine derman edinmelerine bir imkan sunmaktır. İnsanlar ruhlarında ki derin yaraları iyileştirsinler,inabe ve göz yaşlarıyla kalplerinin pas ve kirlerini gidersinler diye bir ay Ramazan orucunu kusurlu kullarına bu kusurlardan arınmaları için , kemal ve yol almış kusurlardan uzaklaşmış kullarına da ziyafetin başka ufuklarını keşf etmelerini sağlamaları için sunulan çok önemli bir fırsattır. Kısacası herkesin bir nevi bu rahmet ayından yararlanması ve feyiz alması hedeflenmiştir. Böylece Ramazan ayının insan yetiştirme yönünde bazı hususları zikir etmekte fayda görüyoruz.
1- Mübarek Ramazan ayı ve orucu insanda olan kötü alışkanlıkları yok ederek oruçlu kimsenin kalbi günah kirlerinden temizlenir, nurlanır. Allah’ın zikrinden başka her türlü fikir ve zikirden kurtulur ve bu vesileyle kutlu rububi zatın nur ve feyizlerinden feyiz almak ve likaullah için istidad ve kabiliyet kazanır. Böyle bir durumda Allah-u Teâlâ’nın lütuf ve inayetlerinin kapsamına girer ve ilahi cazibelerle Allah-u Teâlâ’ya yakın olma yani (kurb) makamına erişir. Dolayısıyla hadislerde, oruçlu kimsenin nefes alıp vermesini tesbih ve uykusunun ibadet sevabı taşıdığı da bu gerekçeyle bildirilmiştir.
2- Allahın gazabından amanda olur. Nitekim Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyor:
وَ مَنْ كَفَّ فِيهِ شَرَّهُ كَفَّ اللَّهُ عَنْهُ غَضَبَهُ يَوْمَ يَلْقَاهُ.
“Her kim bu ayda şerrini halktan uzaklaştırırsa Allah Teala kıyamette gazabını ondan uzaklaştırır.” Evet Ramazan ayı artık davetlisine gazabına ve öfkesine hakim olmayı derinden öğütlüyor. Çünkü Resulullah (s.a.a) buyurduğu gibi “Her kim bu ayda şerrini halktan uzaklaştırırsa Allah Teala kıyamette gazabını ondan uzaklaştırır.” Artık orucun onu ıslah etme ve eğitim altına aldığı başlamıştır. Çünkü akıl ve kemal sahibi biri Rabbinin gazabından amanda olması için başkalarından şerretanlığını kesmek mecburiyetindedir. Yine Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyor:
وَ احْفَظُوا أَلْسِنَتَكُمْ وَ غُضُّوا عَمَّا لَا يَحِلُّ النَّظَرُ إِلَيْهِ أَبْصَارَكُمْ وَ عَمَّا لَا يَحِلُّ الِاسْتِمَاعُ إِلَيْهِ أَسْمَاعَكُمْ.
“Dilinizi tutun, gözünüzü haramdan koruyun ve kulağınızı haram olan şeyleri duymaktan sakındırın.”Evet artık göze,kulağa,dile ramazan öncesi gibi değil daha özen göstererek her şeye bakma,her şeyi duyma ve her şeyi söyleme hakkının olmadığını oruçlu biri bilincinde olmalıdır. Böylece her gün Mübarek ay ve orucu bizi adım,adım yetiştirmeye ve ruhumuza zarar veren hastalıkları vücudumuzdan ve ruhumuzdan söküp atmaya yönelmektedir. Ruhumuzdan sökülüp atılan her kötü huy karşılığında insan Rabbine bir o kadar da kendini yakın görür ve onun hazzını alır. Böylece diğer kötü sıfatlardan kendini arındırmak için ciddi gayret gösterir.
3- Bu ayda oruçlu biri şeytanların ve nefis şeytanının isteklerinden ve şerrinden amandadır. Diğer aylara nazaran oruçlu biri şeytanların ve onların isteklerinden rahattır. Bu nedenle Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyor:
وَ الشَّيَاطِينَ مَغْلُولَةٌ فَاسْأَلُوا رَبَّكُمْ أَنْ لَا يُسَلِّطَهَا عَلَيْكُمْ.
“Bu ayda şeytanlar bağlanmıştır; Allah’tan onları size musallat etmemesini isteyin.”
Böylece nefsin ve şeytanın şerrinden amanda olan biri Allaha duada bulunmalıdır ki o şerden asude ederek Rabbinin kulluğunda iştiyak ve coşkuyla olsun. Çünkü şeytanın vesveseleri ve nefsin istekleri insanın biran bütün yaptıkları güzelim amelleri heba etmekle birlikte ibadet hazzını ve iştiyakını da insandan azaltır. Bu nedenle nefsin ve şeytanın şerrinden amanda olan biri dertlerine derman bulmakta zaman kayıp etmeden koşuşturmalı ve dertlerinin dermanını bulmalı ve bu mübarek ayı ruhi hastalıklarından arındırma olarak kendinde görmelidir.
4- En kötü alışkanlık ve hastalıklardan biri de “Gıybet etme” hastalığından kurtulmayı Mübarek Ramazan ayı orucu bizlere sunmaktadır. Çünkü Otuz gün boyunca helal yiyeceklere ağız kapamanın sebebi bir eğitimden geçmiş olmak ve ağzına haram lokma almamayı,haram laf etmemeyi, gıybette bulunmamayı, yalan söylememeyi, küfretmemeyi öğrenmektir. Helal lokmayı harama tercih edebilmeyi başarmaktır! İşte Mübarek Ramazan ayı ve orucu bu önemli öğretiyi insanların ruhunda egemen kılması için yaratanın kullarına en büyük ihsanlardan biridir.
Hz. Resul-i Ekrem’in (s.a.a) huzuruna gelen oruçlu kadının hikayesini duymuşsunuzdur; Resulullah (s.a.a) ona süt -ya da herhangi bir yiyecek – ikram eder ve içmesini ve yemesini söyler. Kadın “Ya Resulullah, oruçluyum ben” der, Peygamber “Hayır” buyururlar, “Oruçlu değilsin sen; al ve iç!…” Kadın yine oruçlu olduğunu söyler, bu durum üç kez tekrarlanır, üçüncü defada Hz. Resul-i Ekrem (s.a.a) “Nasıl oruçlu olabilirsin ki; daha bir saat önce mü’min kardeşinin etini yedin ya!…” der ve, “Onun etini yediğini görmek istiyor isen kus (mideni boşalt)” buyururlar. Kadıncağız Peygamberin dediğini yapınca ağzından et parçaları dökülmeye başla…Yâni bedenin ağzını helale kapayacaksınız, ama ruhun ağzını harama açık bırakacaksınız, öyle mi!?…
Değil mi ki bir insan yalan söylediğinde ağzından pek şiddetli bir koku yükselir de yedi göğün Allahın meleklerini rahatsız eder? Bazen cehennemin neden onca kötü kokacağını soruyorlar; cevabı açıktır bunun, cehennemin pis kokuları dünyada meydana getirdiğimiz ufunetlerdir; ardı ardına düzüp koştuğumuz yalanlar, ettiğimiz çirkin küfürler ve yaptığımız iftira ve töhmetlerdir. Özellikle iftira en kötüsüdür bunların… Çünkü iftira hem yalandır hem de gıybet; ikisinin çirkinliğini bir arada taşır, iki büyük günahı bir arada işlemek demektir. Vay o kimsenin haline ki bir Ramazan ayını nice iftiralarla, yalanlarla, gıybetlerle, töhmetlerle, fitnelerle ve laf taşımakla, geride bırakır, bu mübarek ayda din kardeşlerinin kalbini kırar onları üzer vay ki ne vay … Bu nedenle Bu tür belalardan ve dertlerden kurtulmak için Mübarek ramazan ayı çok önemli bir fırsattır. Allah kullarının duaları kabul buyurduğu bir ayda kendi ziyafetine kabul ettiği bir ayda neden bu belalardan kurtulmayı insan Rabbinden istemesin ki? Neden yarınını düşünmesin ki? Evet tevbenin istiğfarın kabul olduğu bir ayda bu belalardan ve hastalıklardan kurtulmayı arzulamayacakta başka hangi zaman bunlardan kurtulmayı arzulayacaktır.
5- Mübarek Ramazan ayı ve orucu bu ayda bizi günahların esaretinden kurtulmaya ve ödüllendirilmeye teşvik etmektedir. Allahın Resulü (s.a.a) bu hususta şöyle buyurmaktadır.
قال رسول الله صلى الله عليه و آله: إنَّ الشَّقِیَّ حَقَّ الشَّقِیِّ مَن خَرَجَ عَنهُ هذَا الشَّهرُ ولَم یُغفَر ذُنوبُهُ ، فَحینَئِذٍ یَخسَرُ حینَ یَفوزُ المُحسِنونَ بِجَوائِزِ الرَّبِّ الكَریمِ .
Resulullah (s.a.a) şöyle buyuruyorlar: “ en bedbaht kimse bu ayın (Ramazan ayının ) çıkışıyla günahları af olmayanıdır. İyilik sahiplerinin bu ayın çıkışıyla kerim olan Rablerinden ödüllenirken onlar gerçek ziyan etmiş olandır”
Vay o güne ki Mübarek ayın bitimiyle birileri güzelim ödüller ve mükafatlar alsınlar. Ama birileri bu bir ayı boşuna oruç tutmuş olsunlar. Çok zor değil mi? İki gurubun ikisi de aynı ayda aynı davette ancak biri mükafata ve ödül almaya layık görülsün, diğeri ise yüzüne bakılmaya bile liyakati olmasın. İşte mübarek ramazan ayı bizlerin bu ödülden mahrum kalmamamız için bu yarışta bizlerinde yarın eli boş olmamamız için sürekli bizlere otokontrol ve kendini gözden geçirme imkanı sunmaktadır. Buda mübarek Ramazan ayının en önemli eğitlerinden biridir.
6- Mübarek Ramazan ayı ruhumuzdan kibir hastalığını alıp atmaktadır. İlahi ziyafete davet edilen biri bu hastalıkla asla rahmet sofrasında kendine yer bulamaz. Bu hastalık Allahın rahmetinden binlerce meleklere imamlık yapan şeytanın kovulmasına neden olmadı mı? Bu hususta Hz. Ali (a.s) her açıdan dersler ve hikmetler dolu nurlu kelamına gönül kapımızı açarak nasiplenmeye çalışalım. Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuşlar :
قال اميرالمومنين عليه السلام: حَرَسَ اللّه ُ عِبادَهُ المُؤمِنینَ بِالصَّلَواتِ وَالزَّكَواتِ ومُجاهَدَةِ الصِّیامِ فِی الأَیّامِ المَفروضاتِ ؛ تَسكینا لِأَطرافِهِم ، وتَخشیعا لِأَبصارِهِم ، وتَذلیلاً لِنُفوسِهِم ، وتَخفیضا لِقُلوبِهِم ، وإذهابا لِلخُیَلاءِ عَنهُم ، ولِما فی ذلِكَ مِن تَعفیرِ عِتاقِ الوُجوهِ بِالتُّرابِ تَواضُعا ،وَالتِصاقِ كَرائِمِ الجَوارِحِ بِالأَرضِ تَصاغُرا، ولُحوقِ البُطونِ بِالمُتونِ مِنَ الصِّیامِ تَذَلُّلاً …
“Allah için, Allah için, bu dünyada azgınlıktan, ahirette zulmün korkunç cezasından ve kibrin kötü akıbetinden sakının. Çünkü bu (kibir), iblisin büyük av usulü, büyük tuzak şeklidir. Bu, insanların gönüllerine öldürücü zehirler gibi girerek onları zehirler; asla başarısız olmaz, hiç kimseyi vuruşunda da hata etmez. Ne âlim bilgisiyle, ne de yoksul olan yoksulluğuyla (ondan kurtulup bir yol bulabilir.) Allah mümin kullarını bundan; namazlarla, zekatlarla, farz kılınmış günlerdeki orucun gayretiyle; ellerini ayaklarını sakinleştirip gözlerini sakındırarak; nefislerini ezip gönüllerine tevazu vererek ve kendini beğenmeyi onlardan gidererek korur. Çünkü namazda, gönül alçaklığıyla yüzleri ve en değerli azalarını toprağa koyup tevazu göstermek; oruçta, karınları açlıkla terbiye ederek kibri yok etmek ve tevazuya alıştırmak; zekâtta da yerin bitirdiği ürünlerinden yeterince yararlanmak ve bunların dışındakileri miskinlere, yoksullara vermek vardır.”
Evet görüldüğü gibi bu belalardan kurtulmada Muttakilerin İmamı Hz. Ali (a.s) nelere dikkat etmemizin gerekli olduğunu buyurmaktadır.
Evet Allah bizleri başkalarının ayıp ve kusurlarını görmeye gayret edenlerden değil,kendi ayıp ve kusurlarımızı görüp gidermede gayret etmede özellikle Mübarek Ramazan ayında ilahi ziyafette bizleri başarılı eylesin. Amin