Zirveye Pakistan Başbakanı milli güvenlik danışmanı Nasır Han Cancua, diyanet işleri Bakanı Serdar Muhammed Yusuf ve bu ülkenin çok sayıda şii ve sünni alimi katıldı. Katılımcılar geçen gün Pakistan’ın Paraçınar kentinde düzenlenen terör saldırılarını şiddetle kınadı. Zirveye katılan alimler ayrıca Pakistan’ın siyasi ve askeri yetkilileri terörle mücadelede ve düşmanların savaş çığırtanlığına yönelik komplolarını etkisiz hale getirme konusunda birlik oldukları ve ortak amaçları milletin haklarını teröristlerin saldırılarına karşı korumak olduğunu vurguladı.
Pakistan’ın Paraçınar kentinde 23 Haziran’da düzenlenen terör saldırılarında yaklaşık 150 kişi şehit oldu ve 500 kişi de yaralandı.
Kuşkusuz Pakistan’da milli vahdet ve beraberliğin takviye edilmesi ve terör örgütleri ve radikal ve etnikçi gruplarla mücadele edilmesi bakımından büyük önem arz ediyor. Buna karşın Pakistan’da terör örgütleri ve etnikçi grupların kesin olarak bilindiğinden, Pakistan’da hükümetin üst düzey yetkililerinin katılımı ile etnikçilikle mücadele için bu tür oturumların düzenlenmesi bu yönde bir nevi şov yapmak ve kamuoyunu kandırmak şeklinde telakki ediliyor. Pakistan halkına göre ülkelerinde barış ve güvenliğin sağlanması için her şeyden önce İslamabad yönetimi ve Pakistan’ın güvenlik, istihbarat ve yargı kurumlarının terör örgütleri ve etnikçi gruplarla mücadele yönünde verdikleri sözlerini yerine getirmeleri gerekiyor. Oysa Pakistan yönetiminin üst düzey yetkilileri her terör saldırısından sonra sadece düzenlenen saldırıyı kınamakla yetiniyor.
Pakistan’da son yarım asırda bir ithal ürün olan etnikçilik gibi şom bir fenomen sapkın vahabi tarikatının Pakistan’a ayak basması ve Arabistan’a bağlı dini medreseleri açması ve ardından Sahabe ordusu ve Cehenguy ordusu gibi silahlı terör örgütlerini kurmasının ardından bu ülkenin ve bölgenin başına bela olmaya başladı.
Dolaysıyla söz konusu etnikçi terör örgütleri ile mücadele etmek için Pakistan’ın güvenlik güçleri ile yargı kurumu gibi önemli kurumları arasında işbirliği kaçınılmazdır. Nitekim Pakistan’ın şii sünni bir çok siyasi parti ve liderleri sapkın vahabi tarikatından gelen tehlikeyi hissederek bu tarikata karşın birlik olduğu anlaşılıyor.
Bu konuda bir açıklama yapan Pakistan’ın sünni birlik konseyi partisi Başkanı Sahibzade Hamed Rıza, Pakistan’da müslümanların vahdetine vurgu yaparak şöyle diyor: müslimin vahdeti ve sünni birlik konseyi partileri Pakistan’da etnikçiliği ebediyen gömecektir ve dünya camiasına Pakistan’ın istikkarsızlığının tek sebebi tekfircilik olduğunu ispat edecektir. Çünkü Pakistan’da şii sünni ihtilafı yoktur. Ancak Navaz Şerif liderliğindeki iktidar partisi Pakistan’da etnikçilik peşindedir.
Gerçekte Pakistan’da hükümet ve ordunun bu ülkede terör ve etnikçilikle mücadelede müsamahakar davranması dini liderlerin bizzat kolları sıvamalarına ve terörle mücadele kampanyaları gibi milli kampanyaları başlatarak etnikçilere karşı savaş açmasına sebep oldu. Ancak Pakistan’da terör ve etnikçiliğin perde arkasındaki aktörler olan sapkın vahabi tarikatı ve Suud rejimi şom varlığını sürdürdüğü müddetçe bu ülkede tam milli konsensün sağlanmayacağı ve etnikçilerle topyekün mücadele edilmeksizin bu ülkeye huzur ve güven ve istikrarın geri gelmeyeceği kesindir.
Pakistan ulema konseyi Başkanı Hafız Tahir Eşrefi ise şöyle diyor: Pakistan’ın dini liderleri etnikçilikle mücadelede birlik içindedir ve bu ülkenin insanları arasında vahdet ve birlikteliği inşa etmekte kararlı sayılır. Biz hepimiz ülkede etnikçilik yaratmak için her türlü tefrika ve ihtilaf yaratma yönündeki komploların ülke genelinde birlik ve beraberlikle boşa çıkacağının bilincindeyiz.
Her halükarda Pakistan’da vahdet ekseninde “İslamî mezhepler arasında vahdet ve hoşgörünün yaygınlaştırılması” gibi oturumların düzenlenmesi Pakistan halkını bu ülkede etnikçilikle mücadele konusunda ümitvar edebilir. Ancak eğer bu tor oturumlar sırf hükümetin ulemanın katılımı ile şov yaptığı bir sahneye dönüşecek olursa, kamuoyunu Pakistan devleti, ordusu ve güvenlik güçlerinin terör ve etnikçilikle mücadele kararlığı konusunda kuşkularını daha da arttırmaktan başka bir faydası olamayacağı da kesindir.